Adım Hüseyin Şahin, ama herkes bana Zengin Hüseyin der. Arkadaşların neden bu lakabı taktığını hemen anlatayım...

21 yıllık Tat çiftçisiyim. Başladığımdan beri her sene domates ekerim. İlk başlarda neyin ne olduğunu, domates ne ister, nasıl bakılır tam bilmiyor insan tabii. Ama domates pek acemiliğe gelmez. Kendimi acemi hissettikten sonra “Bu böyle olmaz Hüseyin” dedim. Öğrenmeyi kafaya koydum. Tat için domates yetiştirmeye başlayınca her şey kolaylaştı.

Tat’ın ziraat bölümü var, zirai şefleri var. Onlara sora sora, zirai bölge çavuşlarını tarlada göre göre ben de bilgili bir domates yetiştiricisi oldum zamanla. Öğrenirken en önemlisi sabır. Domatesin her günü başka sürpriz. Başına türlü türlü şeyler geliyor. Hepsinin çaresini bilmen lazım, pes etmemek lazım.

Yıllarca bütün bu bilgileri biriktirince arkadaşların sana Zengin Hüseyin demeye başlar. Tecrübe edinince sadece domateslere değil, sana da faydası oluyor. En güzeli de, o domates tarladan römorka sarıldığı zaman… Sen bütün yıl uğraşmışsın, ne eksik ne gedikse halletmişsin.

O domateslerle tarladan bir çıkıyorsun var ya… Senin bayramın o. Benim ufaklık bile diyor; “Baba kahvenin önünden geçerken biraz yavaş git de görsünler” diye. İşte o an bütün zahmetine değiyor. O yüzden her zaman diyorum; Tat fabrikası bana da, Mustafakemalpaşa’ya da çok şey kattı. 50 yıldır bu böyle. Biz Tat’a, Tat bize…