Dedelerimden beri domates ekeriz. Tat buraya 50 yıl önce geldi, Tat fabrikasına da ilk domatesi ben verdim.
Her domates ekişimizde, sabahları biraz daha erken kalkarım. Önce hayvanlara bakarım, sonra hemen kahvaltı yapıp işçilerle beraber tarlaya gideriz.

Alışkanlık işte… Nasıl her anne çocuğu okula aç aç gitmesin diye uykusunu feda ediyorsa, bu da öyle bir şey. Aynı torunum, çocuklarım gibi tek tek bakıyoruz, suluyoruz, ekiyoruz, kazıyoruz.

Domates dediğin nazlıdır yani. Hemen kara oluyor, yaprağında kara çıkıyor. Hemen ne gerekiyorsa yapıyoruz tabii. Bizi aşan bir durum olunca da Tat’ı arıyorum. Sağ olsun hemen ilgileniyorlar.

Ne de olsa bizim domateslerimiz Tat’a emanet, onlar da bize emanet. 50 yıldır böyle…